Cumhuriyetimizin 101. Yılı Kutlu Olsun
Menu
Mali Müşavir / SPK Bağımsız Denetçi
Siyasi hayatın en önemli unsurlarından birisi “siyasi partiler” dir. Siyasi partiler, bir ülkede hüküm süren siyasi rejim hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlayan en önemli kurumlar arasındadır. 1982 Anayasasının 68. maddesinin 2. fıkrası’nda yer alan, siyasi partilerin “demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları” oldukları şeklindeki düzenleme de siyasi partilerin varlığının ne kadar önemli olduğunu kuvvetli bir şekilde ifade etmektedir. Demokratik bir devlette, farklı görüş ve düşünceleri savunan siyasi partilerin sayıca fazla olması o ülkedeki siyasi yapının sağlam olduğunun göstergesidir. Böylelikle vatandaşlar birden çok alternatif karşısında kendisine en yakın olan programı seçebilme şansını elde edebilecek ve siyasi düşünce ve görüşlerini rahatlıkla savunabilecektir.
Demokrasinin vazgeçilmez merkezi olarak kabul edilen siyasi partiler arasındaki rekabet demokratikleşme sürecinde önemli bir işleve sahiptir. Demokratik sisteme olan güvenin sağlanmasında en önemli etken siyasi partilerin elde ettiği gelirlerin ve yaptıkları giderlerin düzene sokulması ve denetlenmesidir.
Kar amacı gütmeyen kuruluşlar arasında yer alan siyasi partiler, diğer kar amaçsız örgütler gibi hatta onlardan biraz daha fazla toplumun tüm kesimlerine hesap verme sorumluluklarının bulunması nedeniyle parti finansman kaynaklarıyla ilgili bilgileri ayrıntılı ve doğru bir şekilde raporlamalıdır. Ülkemizde siyasi partilerin iç denetimi parti iç denetçileri veya müfettişleri tarafından yapılmakta, dış denetimi ise Anayasa Mahkemesi tarafından mevzuata uygunluk açısından yapılmaktadır.
Parti içi demokrasinin gelişmesinin de ülkedeki vatandaşlık bilinci ile doğru orantılı olduğunu vurgulamak gerekir. Vergi ödemek nasıl topluma karşı bir sorumluluk yerine getirmek ise, vatandaşın, verdiği verginin karşılığını haklı ve düzgün bir kamu hizmetine dönüştürmeyen siyasi iktidarlara hesap sorma hakkı da vardır. Aynı şey; parti içi sorumluluklarını yerine getiren, aidatını ödeyen, parti içi eğitim çalışmalarına, parti içi seçimlere katılan üyelerin, parti içi iktidarlarından hesap sorma veya onların çalışmalarını denetlemesi içinde geçerli olur.
Siyasi partilerin denetlenmesi; hukuki, demokratik, mali, toplumsal ve partisel olmak üzere beş nedene dayandırabilir. Hukuki neden, ülkenin gerek anayasasının gerekse yasalarının öngördüğü, siyasi partilerin denetlenmesi zorunluluğudur. Ülkemizde bu denetim görevi, Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir. İkinci neden, hukuk devleti olmanın gereği olarak ortaya çıkan demokratik nedendir. Hukuk devleti, toplumdaki bütün kesimlerin, idare, kurum ve kuruluşlarla bireylerin, her türlü işlem ve eylemlerini hukuka bağlayan hukuk güvencesine alan ve koruyan, hukuku üstün kılan devlet demektir. Demokrasi, hukuk devleti ile gerçeklik ve önem kazanır. Demokratik hukuk devleti; açıklığı, şeffaflığı ve denetimi içeren bir rejimdir. Bu rejimin gereği olarak, siyasi partiler de denetlenir. Demokratik toplumlarda şeffaflık son derece önemlidir. Şeffaflığın gereği olarak, sadece siyasi partiler değil birçok özel kişilik denetime tabidir. Siyasi partiler finansal açıdan, bireylerin ve kurumların partiye yapmış oldukları bağış, aidat gibi ödemeler ile devletin yapmış olduğu hazine yardımı ile varlığını sürdürür. Doğal olarak bu kişi ve kurumlar, yapmış oldukları bu yardım ve ödemelerin nerede ve nasıl kullanıldığını bilmek isteyeceklerdir ve bu da mali denetimi zorunlu kılacaktır. Toplumsal nedenler ise parti ve politika ile ilgisi olan kişi ve kuruluşların partilerin mali ve hukuki yönden nasıl bir durumda olduğunu bilmek istemeleri sonucu ortaya çıkar. Bilgi edinme gereksinimi demokratik bir hak olduğu kadar, şeffaflığın da bir gereğidir. Partilerin denetlenmesinde son neden partisel nedenlerdir. Partisel nedenler, harcamaları azaltmak ve siyasal yozlaşmaya engel olmak üzere iki açıdan incelenebilir. Siyasi arenadaki rekabetin üst düzeye ulaştığı seçim dönemlerinde, siyasi partilerin harcamalara daha fazla yöneldiği görülmektedir. Mali gücün bu şekilde sarf edilmesi her zaman seçimi kazanmanın garantisi olmamaktadır. Mali gücün seçimi garanti etmemesi, sınırlı olan kaynakların israfına yol açmaktadır. Bu durumun önüne geçilmesi amacıyla ülkeler seçim dönemlerinde, harcamalara tavan sınırı koyabilmektedir. Ancak, siyasi ahlaktan yoksun olan bazı kişilerin yasaya aykırı olarak davranmaları siyasette yozlaşmaya yol açmaktadır. Örneğin, partiye gelen bir bağışın hesaba dahil edilmeyerek, kişisel zenginlik sağlamak amacıyla kullanılması, gerek siyasi etiğe gerekse ahlaki yasalara aykırı bir davranıştır. Yapılan denetimler sonucu bu durumların ortaya çıkarılması siyasette yozlaşmanın önüne geçilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır.
Denetime gereksinim duyulmasının başında ise haksız rekabetin önüne geçilmesi gelmektedir. Giderek artan seçim giderleri, partileri yeni kaynaklar bulmaya yöneltirken, buna bağlı siyasi yolsuzluk söylentileri de artmaktadır. Güçsüz partiler ve adaylara zenginlerin yaptığı bağışlar, bu kişilerin partiler ve adaylar üzerinde haksız ve yasadışı etkide bulunmalarına olanak tanıyabilmektedir. Bu durumda siyasi eşitsizlik ortaya çıktığı gibi, aynı zamanda iktidar partisinin lehine çıkar elde etmesi de söz konusu olabilmektedir. Böylece siyasi sisteme olan güven azalmakta, sistemde başta seçimler olmak üzere kurumsal geçerlilik krizine neden olmaktadır. Bu durumları ortadan kaldırmak için yasal düzenlemelere gidilmiş ve çıkarılan yasalar ile siyasi partilerin ve adayların eşit ortamda yarışması amaçlanmış ve siyasetçilerin güçlü mali kaynaklara sahip olanların baskılarından kurtulması sağlanmaya çalışılmıştır.
Gelecek yazımızda Siyasi Partilerin denetim türlerinin açıklamasını yapmaya gayret edeceğiz.
Dr. Atila TEKCAN
Mali Müşavir / Siyaset Bilimci
© 2023 Tüm hakları saklıdır izinsiz kopya edilemez. Samsun Haber Portalı